Sırma Baysal
2 min readJun 14, 2020

OYUNLAŞTIRMADA HİKÂYENİN GÜCÜ

Evde olduğumuz bu günlerde oyuna, oyunlara daha çok ihtiyacımız oldu. Böylece oynarken eğlendik eğlenirken öğrendik bu da bizlerin sosyal ve duygusal tamamlanmamıza yardımcı oldu. Ya da oyun hep vardı da biz mi fark etmedik? Düşünceler zihnimizde dolaşıp durmaktadır.

Oyun insanın doğasıdır. Dünyaya geldiğimiz ilk andan itibaren bir şeyleri öğreniyoruz. Bu öğrenme gerçekleşirken oyun oynuyoruz aslında, mesela annelerimiz bizlere yemek yedirmeyi oyun oynatarak öğretmektedirler. Anneye sorduğumuzda “yemek yedirdim” şeklinde cevap verirken çocuğa göre ise annesiyle kesin oyun oynamıştır. Belli bir zaman sonra çocuk yemek zamanı geldiğinde rahatlıkla yemeğini yemektedir. Dolayısıyla; oyunda bir süreçte hedeflenen davranış değişikliği gerçekleşiyorsa buna oyunlaştırma diyebiliriz. Yani gerçek hayattaki motivasyon problemleri oyun tasarım teknikleri ile uzun vadeli çözmeye çalışan iş modelidir. Peki bu modelin aşamaları nelerdir diye soracak olursak oyun tasarımcısı Jane McGonigal’a göre 4 ana temel unsur öne çıkmaktadır:

· Gönüllü Katılım

· Anlık Geri Bildirim

· Gelişim Döngüleri

· Ulvi bir Sonuç

George B. Shaw “Oyun her yaş için çok önemli bir güçtür” derken oyunun hayatımızdaki etkisinden bahsediyor. Peki günümüzde Play Kapsamında Oyun, Geleneksel Oyunlar, Zeka ve Akıl Oyunları, Kart Oyunu, Kutu Oyunu gibi birçok oyunu niçin oynarız dersek aklımıza eğlenmek, vakit geçirmek… gibi ifadeler gelebilir peki bu oyunlara bizi çeken nedir dersek “hikâyesi” diyebiliriz. Peter Guber ‘ in “Hikâyen varsa Kazanırsın” kitabında belirttiği gibi hedef kitlemizi ikna ederek başarıya ulaşmamızda duygusal ve kişisel bağ kurmanın avantajlarını amaca yönelik hikâyeler sağlamaktadır.

Bir eğitimci olarak hikâyenin gücüne inananlardanım. Sınıfta bir üniteye başlamadan önce o üniteyle ilgili kısa bir hikâye anlattığım zaman öğrencilerin dikkatini çekip onları dersin işlenme sürecine kolaylıkla dahil ederek konunun anlaşılmasını ve dersin daha zevkli geçmesini sağlıyorum. Bunu oyunlaştırmada düşündüğümüzde aslında her oyunun bir hikâyesi vardır ve bu hikâyeler görsellerle desteklendiğinde merak uyandırmakta ve bizler bu merak için çoğu zaman bu oyunları oynamaktayız. Hikâye öyle bir anlatılmalı ki her seviyeye uygun anlaşılması kolay olmalı fakat oyuncuyu sıkmamalıdır. Kurgu merak uyandırmalı ki bir üst seviyeye çıkmak isteyelim. İşte bu istek oluyorsa akışta kalmışız demektir.

Kaynaklar:

  • Ercan Altuğ Yılmaz “ Oyunların Gücü Adına! Oyunlaştırma Bilimine Giriş” Epsilon Yayınevi, İstanbul, 2020
  • Peter Guber “ Hikâyen Varsa Kazanırsın” Boyner Yayınları, 2012
  • Tarkan Karabel “ İş Dünyasında Hikâyenin Gücü” Remzi Kitapevi, İstanbul, 2018
  • https://www.oyunlastirma.co/